Yolculuğu Düşlerken.





...Kendi içinde devrim yapmak,sil bastan başlamak... Neden bir insan hayatinda köklü bir degisikliğe ihtiyac duyar? Ya da yaşadığın bir yerden neden kopup gitmek istersin? Öncelikle bulunduğunuz ortam ve şartlardan rahatsız olmanız gerekir. Aslında her rutin oluşum insanı rahatsız eder fakat tembel bir tür olduğumuz için bu rahatsızlığı değiştirmek  adına  şikayet etmekten başka bir şey gelmez elimizden. Günlük hayatın değişmeyen sıradanlığı, ülkemdeki siyasi ,sosyal ve kültürel gerileme benliğimde  öyle derin yaralar açmaya başlamıştı ki  bu yaralar kaşıdıkça büyümeye devam etti. Defalarca kendime hep şunu tekrarladım; “ Yeni bir başlangıç”.  Ancak sürekli erteledim bunu. Fakat bir süre sonra bunun bu  şekilde olamayacağını anladıktan sonra yolculuk düşlerimi ancak zorunluluk haline getirebilirsem gerçekleştirebileceğimi düşündüm... Ve gitmekten çok kalmamak adına bir ortam hazırladım kendime. Sevdiği bir ülkeyi, arkadaşlarını kısacası hayatının bir parçasını geride bırakmak her ne kadar insanın canını yaksa da geleceğimi şekilendirmenin düşü  mutlu ediyor beni...Ve bu düşün gerçeğe dönüşmesine çok az kaldı.


Bir insan için önemli olan şey hayatta kendisini  en çok neyin mutlu edeceğine karar vermektir!  Benim için bu mutluluk yolculuktan başka bir şey değildi. Hayat,uğrunda ölmeye değecek kadar kıymetli olmadıgına göre o  günlük monoton yaşantılarımızın da pek bir anlamı yok demektir...  Ve işte bu nedenle ben de mutlu sonun olmadığı bu hayatta, mutlu "an"ların peşine düşmeyi seçiyorum.Pablo Neruda'nın dediği gibi " Yavaş yavaş ölürler, Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler, rüyalarını gerçekleştirmek  için risk almayanlar, hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkamamış olanlar."

Bir yolculuğa çıkmak!  SIRTIMDAKİ HARİTA yı tamamlamak,  bilmediğin topraklarda kendime ait olduğunu düşündüğüm bir şeyleri aramak, bilmediğin bir şeyleri öğrenmek ve görmek, kitapların yazdığı tarihin yaşandığı  yerlerde bulunmak…  Bunları yapabilme düşü bile bir Ferrari’ye sahip olmaktan çok daha önemli benim için. Yaşayacağımız ortalama 70 yıllık bir zaman diliminde kaygılar ve korkular yüzünden yapmayı düşlediğimiz şeylerden vazgeçiyoruz. Hep daha kötüsü olabilir mantığıyla hareket ettiğimiz için yaptıklarımızdan çok yapmadıklarımızdan ya da yapamadıklarımızdan pişman oluyoruz. Bu güne kadar hep bize dayatılanı kabullendik; dinimiz, milliyetimiz,yaşadığımız ülke, vs.… Bunların hiçbiri bizim seçimimiz değildi. Ama şimdi ben kendi seçimlerimi yapıyor ve sonu ne olursa olsun kendi yolumu çiziyorum. Yapılan her seçim insanın geleceğini değiştirdiği gibi çevresinde olan ya da çevresinde olacak olanların da geleceğini değiştirir.  Değiştirmek için uğraşmadımız her süreç ,bizi sahip olduğunuzdan ötesine götürmeyecektir. Bu durumda bizlerde bize verilen kadarıyla sınırlı kalmış oluruz. Oysa evren size istediğinizden fazlasını vermek için hazır bekliyor, sadece bir adım atmanızı istiyor ve istemekte başarmanın yarısıdır.
Bu satırları, Şu anda saat gecenin 3 ü ve ben Burgaz Ada'da gidecek ve kalacak yeri olmayan biri olarak yazıyorum...Ve anlıyorum ki sokakta kalmak hayatımdan hiç birşey eskitmiyor tam tersine bu satırları yazmama vesile oluyor. Bu da şu demektir ki  hayatta kötü durum yoktur. Mesele sadece içinde bulunduğunuz duruma nasıl baktığınızla ilgili. En kötü durumdayken bile kendinize iyi bir sonuç çıkarabiliyorsanız artık o hep hayalini kurduğunuz yolculuğa hazırsınız demektir.

Peki Neden Güney Amerika? Öncelikle bu coğrafyanın tarihinde barındırdığı o büyük uygarlıklar ve insanlar hep etkilemiştir beni. İnkalar'dan Mayalar'a,Simon Bolivar'dan Che Guevera'ya, Pizarro'dan Eva Peron'a ve bu satırlarda ismini sayamayacağım Güney Amerika’nın tarihini değiştiren nice insanlara kadar herşey bu coğrafyayı gezmem için birer sebep.Tüm bunlar sadece okumakla yetinemeyeceğim kültürler ve hayatlar. Bu topraklarda bulunmak, tüm bu insanlar ve kültürlerle aynı havayı solumak bambaşka bir şey olsa gerek. Ayrıca Mitad Del Mundo'da Ekvator Çizgisi'nin üzerinde bulunup iki yarim kürede bir bütün olmak, Macchu Picchu'da kayıp İnka Kenti'nin gizemini hissetmek, Potosi'de  maden ocaklarında  ölen 8 milyon insanın Avrupa’yı nasıl zengin ettiğini düşünmek, Darwin’in Türlerin Kökeni  adlı kitabını  neden ilk olarak Galapagos Adası'nda yazdığını , Uyuni Tuzgölü'nde ufkun gökyüzüyle birleştiğine tanıklık ederken, Neil Amstrong’un neden Dünyaya döndüğünde ilk orayı ziyaret etmek istediğini anlamak, Dünyanın en yüksek gölü olan Titikaka Gölü'nün üzerinde bulunan yüzen adalara yerel sandalla geçmek, , , Iguazu ve Angel Şelaleleri'nde sırılsıklam olmak...Bunlar şimdilik yazmakla bitiremeyeceğim yolculuğun sadece bir kısmı...Ve bu düşün gerçeğe dönüşmesi için  güneşin birkaç defa daha doğması yeterli…







Rota...!
Toplamda 2 yıl sürecek olan bu yolculuk iki etaptan oluşuyor. Birinci kısım  Ekvador’dan başlayıp Brezilya’nın Rio De Jenerio'da son bulan 1 yıllık süreç; ikinci kısım ise Rio'dan devam edip Dominik Cumhuriyeti'nde son bulacak.
1.Bölüm.
    ·        Ekvador: Başkent Quito, Guayanquil,Galapagos Adaları,Şapkacılığın merkezi Cuanca,Dunya’nın en uzun yaşayan insanlarının bulunduğu Vilcabamba, dünyanın en büyük aktif yanardağı Chimrorazo’nun bulunduğu kent Riobamba,Amazon Ormanlarıyla kaplı ve Amazon Nehrinin çıkış noktalarından biri Tena Kenti.

    ·        Peru:  Inka Medeniyetinin başkenti Cusco arasında geçiş sahasının bulunduğu eski kent olan ve Kechua yerlilerinin esas mekanı Puno, Sahin başlı pumanın vücudu şeklinde inşa edilmiş olan Cusco,kayıp kent Machu Picchu,ülkenin ikinci büyük kenti olan Arequipa, Nazca Çölü ve son olarak başkent Lima.
    ·        Bolivya: Uyuni, dunyanın en büyük tuz gölü olan  Salar de Uyuni, Dünyanın en yüksek kenti Potasi, Sucre,Lapaz Tikikaka Gölü ve gölün üzerindeki yüzer adalar.

    ·        Şili: Dünyanın en kurak çölü Atakama,Antafagasta,Calama ve ünlü Chuqucamata Madeni,San Petro de Atakama,Başkent Santiago, Pasifik kıyısında bulunan La Serana, dünyanın ikinci kalabalık(60 bin çift) Penguen kolonisinin olduğu şehir Punta Arenas,yaşam cenneti Pucon, Moreno ve son olarak Glacier.

    ·        Arjantin: Buenos Aires,Gram Choco,Andlar,Santa Crusue,Sili ve Arjantinin güneyindeki bölge Patagonya,Dünyanın en güneyi Ushuaia,Ateş topraklarının 65 bin nüfuslu en yüksek kenti Tierra Del Fuego ve son olarak Iguazu.

    ·        Uruguay: (Latin Amerika’nın İsvicresi). Del Sacremento ve Montevideo


    ·        Brezilya: Uruguay ile Brezilya güney sınırında  Santa Caterina bölgesinde, uzun  sahili ve Sörf merkezile ünlü Florianpolis kenti,Peru daki And Dağlarında doğup 6500 km yol katettikten sonra atlas okyanusuna dökülen nehir Amazon, Amzonların en büyük sanayi ve liman kenti olan Manaus,Sao Luıs ve Alacantra Adası, Brezilya'nın 5.büyük kenti olan Forlaleza, Pernambuco ayeletinde bulunan Unesco'nun Dünya Kültür Miraslarından biri olan tarihi ve şirin kent Olinda,Dunyanın 7 harikasından biri olan Corcovado tepesindeki Kutsal İsa heykeli,dünyanın en büyük barajı Itaipu,Copacabana plajı ve karnavalıyla ünlü şehir Rio de Jenerio.
  • Paraguay: Foz De  Iguazu,Başkent Asuncion.



                                                                                                                                                                                             Yusuf Alcı...!

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Mutlu anlarin pesine dusmek herkesin cesaret edemedigi sadece yasamin getirdigi anlardan mutluluk cikarmaya calisan topluluktan siyrilmanin baslangicidir. Sen bu ayricalikli durumda cesur bir karar vererek hayalinin pesinden gidiyorsun hayat sana bu yolculugun boyunca hep aradigin farkliliklari ve guzellikleri getirsin. Yolun hep acik, karsina cikan insanlar hep guzel olsun.

Can Sevinc dedi ki...

bu yolculugun bir noktasinda sana katilabilmek dilegiyle merakla takip ediyorum. yolun acik olsun kanka.