Ekvador






..


EKVADOR

Guney Amerika'nın en kucuk ülkesi olan ve adını ekvator çizgisinden alan ulke,Charles Darwin’in evrim araştırmasını yaptığı ünlü Galapagos Adaları, dünyada muz üretimi, başka bir olcum sistemine gore dunyanın en yüksek dagı olan Chimborazo ve onlarca aktif yanardagi,dunyanin en uzun yasayan insanları, ve sadece ekvator çevresinde yetisen Mangrov Ormanları, Kapok şapkalarıyla ünlü ülke .

Politika kısmına gelince:Anti Amerikanci  ve Chaves’in yakın dostu olan Rafeal Correa, ezici bir secim zaferiyle  iktidara geldi. Gelir gelmez  de dış borçlarını ödemeyeceğini  ve ABD ile serbest ticaret anlaşması imzalamayacağını açıkladı .Correa'nin programında Abd li petrol şirketlerinin anlaşmalarını gözden geçirmek de var. Abd nin Ekvador da bulunan Güney Amerikanin en büyük askeri ussunu de kapatti..Ekvador da yer Abd’nin askeri ussu Manta,Amazonya havzası’nı özellikle Kolombiya’daki uyuşturucu ticaretini izlemek iddiasıyla kurulmuştu. Bu arada Abd’nin , Dünya'nın tum kıtalarında tamı tamına 737 üssü bulunuyor, Correa’nin açıklamalarında artık Ekvador’un, Abd'nin arka bahçesi olmama yolunda kararlığını sürdürdüğünü soyleyebiliriz.


             

Quito;
Iglesi& Plaza de San Francisco:
1536 Yılında yapımına baslanmış ve iki yıl 
sürmüş. Şehrin en güzel meydanlarından biri


 Iglesia &Plaza de 
San Francisco iç kısmı

Iglesia De La Basilica: Ilk tas 1892 yılında 
konulmuş ve Neo-Gothic tarzda inşa edilmiş.  
Bana anlatılan hikayeye göre
 bu kilesinin yapımı henüz tamamlanmamış.
 Bir inanışa göre tamamlandığı gün 
 kıyamet kopacağı söyleniliyor.
 Duvarlarında Ekvador'da yasayan
 canlıların heykelleri bulunuyor; 
Bir cok kaplumbağa, maymun,
deniz aslanı,iguana vb hayvan
 motifleri bulunuyor



Plaza Grande La Catedral

   15. Yuzyılda Kolombiya sınırından Arjantin'in Panpalarına kadar geniş bir uygarlık kuran Inkalar doneminde en büyük kentlerden biri. Ispanyollar döneminde yakılıp yıkıldıktan  sonra 1534 yılında yeniden bu kez Ispanyol koloni mimarisiyle yapılmış. Dar sokaklı evler Akdeniz mimarisini yanıstıyor. Bolivya'nin basketni La Paz dan sonra 2850 mt ile dunyanın ikinci en yüksek şehri. Dünyayı ikiye bölen Ekvator çizgisinin bulunduğu paralerin dibinde kurulmasına rağmen, Dünya'nın başka bölgelerindeki aynı enlemde yaşayan canlılar bütün yıl sıcaktan bunalırken Quito'nun insan yaşamı için ideal bir sıcaklığa sahip olmasının nedeni; onun Dünya'nın ikinci yüksek başkenti olmasında gizli. Eger bu şekilde olmasa ortalama sıcaklık 15 dereceden fazla olacak ve özelikle günün öğle vakti cehennem sıcaklığı yaşanacaktı.
Quito, 1978 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine alınmış. Old Town , New Town ve Metropolitan olmak üzere üçe ayrılıyor tabi bunun dışında çevrede çok farklı yerleşim alanları da var. Halkın çoğunluğunun fakir olduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz hatta Iphone lüks hayatın en büyük belirtisi gibi görünüyor.
Diğer bir özelliği ise Ispanyolca kursunun yayginligi ve ucuzlugu. Saatliği 5 dolardan günlük 4 saat olmak üzere ders alabiliyorsunuz. Şunu da belirtmekte fayda var 3. saatten sonra hiç bir şey anlamıyorsunuz ya da ben anlamıyorum. Bire bir 4 saat çok bence.
Gece hayatı son derece hareketli yalnız dikkatli olmanız gerekiyor her an size göz kırpan latin güzelin sevgilisiyle göz göze gelip dısarda soluğu alabilirsiniz. Kavga etmeye çok meilli bir gençlik gördüm çünkü.  Icki, yeme icme, konaklama ve ulaşım son derece ucuz. 2 Dolara cok güzel bir biftekle karnınızı doyurabilir, 3 dolarla yaklaşık 5 saat suren bir otobüs yolculuğuna dahil olabilirsiniz hatta 15 dolara bungee jumping yapabilir 5 dolara günlük cok iyi bir bisiklet kiralayabilirsiniz. Özellikle meyve konusunda cok zengin bir ülke, ismini dahi bilmediğiniz bir cok tropikal meyveyi test edebilir ağaçta yetisen domatesi görünce şaşırabilirsiniz.

 Quito ya, New York -Bogota aktarmalı Ekvador havayollarına ait Avianca ucağıyla öğleden sonra saat 3 gibi ayak bastım. Pasaport kontrolünde ilk defa Türk pasaportu gördüğünü soyleyen yetkili, vize gerekip gerekmediğini öğrenmek için bir kaç dakika müsade istedi, daha sonra ne kadar kalabileceğimi belirtmeden pasaportuma vize damgasını vurdu... Ve pasaportumda  herhangi bir ibarede bulunmuyor umarım ülkeden ayrılırken sorun yasamam. Ayrica gelmeden onceden yaptığım araştırmada pasaport kontrolü sırasında Sarı Humma aşısı olduğumu gösteren belgeyı de görmeleri gerekirken herhangi bir şey sormadılar. Hava alanından  7 dolar karşılığında tuttuğum taksi ile  yaklaşık 30  dakikalık mesafede Marescel de bulunan Galapagos Hostel’e vardığımda saat 16:00  olmuştu. Odayı paylaştığım arkadaşlarım dışarda çok dikkatli olmam gerektiğini üzerime degerli birseyler almamam ve olasi bir gasp durumda üzerimdeki parayı vermem gerektiğini ve hiç birşeyin hayatımdan değerli olmadığını söyleyip beni uyardılar. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk izlenim pek hos olmadı bu şehir için. Su anda ismini hatırlayamadığım Kanadalı bir arkadaşımla aksam bi rşeyler atıştırmak için kucuk bir restoranta gittik. Seçtiğimiz yemek bizim damak tadımızdan çok farklıydı pek beğendiğim söylenemez açıkçası ama fiyatın ucuzolması hoşuma gitti açıkçası.  Ertesi gun kahvaltıda tanıştığım Silili arkadaşım Ismael'e gun icin planının ne olduğunu sorup katılmak istediğimi söyleyince memnuniyetle kabul etti. Once sehrin üniversitelerinden birine gidip Ekvadorlu olan Karla ile buluşup ve gun içerisinde bize hem rehberlik hemde arkadaşlık edecekti.

Once şehri tepeden gören en yüksek yere teleferikle çıkıp daha sonra iki yarim kure anlamına gelen Mitad de Mundo'ya gittik





El Panecillo:
 Sehrin tam ortasına kurulan
 buyuk kanatlı Meryem heykeli şehrin
 her tarafindan görülebiliyor.Yaklaşık 
deniz seviyesinden 3000 mt yükseklikte
 bulunuyor. 1976 Yılında Ispanyol 
heykeltraş Agustin de la Herras Matoras
 tqrafından aleminyumdan yapılmış 
ve 41 metre uzunluğa sahip.
 Quito yu kuşbakışı izleyebileceğiniz 
nadir yerlerden biri




Plaza Grande









Mitad del Mundo Dünya'nın yarısı
 










































Mitad del Mundo


Mitad Del Mundo ya da dünyanın yarısı anlamına geliyor. Mitad del Mundo sehre yaklaşık 22 km mesafede bulunan 18 yy bilim adamlarının 300 mt yanılgıyla tespit ettikleri cizgi (Inkalar yüz yıllar once hatasız bulmuşlar). Giriş için 2 dolar para veriyorsunuz  ve içerde bir kaç tane müze bulunuyor. Biri, Ekvador’ da bulunan canlı türlerinin fosilleri sergiliyor. Diğerinde  ise çesitli teleskopların bulunduğu uzay müzesini andıran  kucuk bir müze bulunuyor. Sunu da belirtmek isterim bildiğim kadarıyla dünyanın çizilen ilk Dunya haritası Türk denizci Piri Reis’e ait olduğunu düşünüyordum fakat gördüğüm diğer bir harita ise Dünya'nın çizilen ilk haritası olduğunu iddia ediyordu. Ekvator çizgisinin gectiği bölgede yer alan çizginin üzerine gelerek, ayaklarım ve kollarımın birini kuzey diğerini Güney Yarım kürede olacak şekilde açtım ve aynı anda her iki yarım kürede bulunmuş oldum. Tam Ekvator çizgisinin üzerinde 1982 yılında yapılmış, yüksekliği 32 mt olan dev bir anıt ve üzerinde koca bir küre bulunuyor. Başlangıç paraleri olan Ekvator Çizgisinin bir başka özelliği ise Dünya'nın dönüş hızının burada saatte 1.670 km olması (40.076 / 24 saat. )50 Mt ilerde Intinan müzesi bulunuyor. Burada Inklalar'ın yüzlerce yıl önce  tespit ettikleri  Ekvator Çizgisi bulunuyor.  Ilk gittiğimiz müzedeki Ekvator Çizgisi 1800 li yıllarda çizilmişti. Ilginç olan ise, son yıllarda en modern askeri Gps'lerle yapılan ölcümlerde , en kusursuz saptamanın daha eski, Inkalarca yapılan olduğu anlaşılmış. Bu müzeye giriş icin 4 dolar veiyorsunuz ve rehber eşliğinde çeşitli deneyler gösterip tarih ve kultur hakkinda bilgiler veriliyor.En bilinen deney ise  bir kova suyu lavaboya  dokunce; çizginin tam üzerinde  direkt aşagi, kuzey yarım kürede saat yönünde güney yarımkurede saat yonun aksi istikametinde boşaldığını görebiliyorsunuz. Müzedeki diğer bir güzellik ise Ekvador'da yaşamis Samanlardan, Amazonlar'ın kafatası avcılarına kadar  farklı kabile ve kültürlerin canlandırıldığı ev ortamları idi. Halen besledikleri  Gine domuzu Cuy denilen hayvanlar var. Ayrıca Cuy Ekvador'un yöresel yemeği bildiğimiz fareye benziyor ve sanirim en pahalı yiyeceklerden biri henüz tatmadım ve tatmayı da duşünmüyorum acıkcası. Yerli inanişa göre  Cuy yuvalarını tutarlarmıs, ve biri eve girdiğinde eger hayvancıklar çok bağırırlarsa , gelen kişinin kötu ruhlu olduğu düşünülür, bir daha eve alınmazmış
Ekvador çizgisinin üzerinde yumurta
 dik bir şekilde durabiliyor.








            Ucurumun kenarinda. En sevdigim resim. O tasa oturmam 
biraz zaman aldi acikcasi. Son derece urkutucu. 
Ertesi gun yaklasik 6 saat suren yuruyusumuzun 
 sonunda butun krater golunun cevresini 
dolasarak tamamladik.

Resim yazısı ekle



Bir haftalık ispanyolca kursunu aldıktan ve sehrin belirli yerlerini gördükten sonra hosteldet anıştığım Ismael ve Karla ile Latacunga ya geçtik. 
Bu arada Latacunga ve Quilotoa ya iki defa gittim.
Quilatoa: 800 yil once buyuk bir volkanik patlamanin sonucunda olusmus volkanik bir gol. Golun derinligi 250 metre,yuksekligi 3800 mt olan bu golun capi ise 22 km.Asagiya inmeniz bir saatinizi alirken yukari cikmak ise tamamen isdirap verici yaklasik 4 saatte yukari ciktik.
 İlk gittikten sonra görmediğim bir cok güzelliğin olduğunun farkına varınca 1 hafta arayla iki defa gitmek zorunda kaldim. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse ikinci gidisim Avusturalyali Melissa'ya takılıp nereye gidecegini umursamadan yollara dustum... Ve otubuste anladim daha once gittigim yere gittigimizi. Bayagi bir gulmustuk bu olaya. Sunu da belirtmekte fayda var ikinci defa gitmeme rahmen yeni bir çok guzellikle karsilastim. Kesinlikle "bir gun"yeterli bir zaman degilmis buralar için.Hatta ilk defa gitmis gibi hissettim.
Ve gunun sonunda kalmak zorunda kaldigimiz hostel. Tam golun karsinda kuruludug icin kalmak icin cok fazla secenek aramadik acikcasi.Bir yerli aile isletiyor; sanirim golun butun sosyal aktivitelerini bunlar yapiyor. At, esek ve kano kiralama, hostel ve kucuk bir bakkalari da var. Dogrusunu soylemek gerekirse kaldigim en kotu hostel diyebilirim. . Ailenin sicakligi ve misafirperverligi bu olumsuzlugu kapatiyor acikcasi. Sabah kahvaltisi, aksam yemegi dahil 10 dolara kaldik.
Ertesi gun Quilatoa dan otostop cekerek diger guzel bir kent olan Riobambaya gectik. Planimiz trenle Nariz Del Diablo denilen Seytan Burnuna gitmekti fakat tren seferlerini daha onceden bakmadigimiz icin vardigimiz gun tren yoktu. Daha dogrusu sadece cuma, cumartesi ve pazar gunleri sefer yapiyordu oysa biz pazartesi ordaydik.Hostele yerlestikten sonra kisa bir sehir turu yaptik.  
Riobamba;
Riobamba'dan Dunyanin en yuksek 
dagi olan Chimborazo manzarasi
Monumento Pedro Vicente Maldonado meydani




?
Riobamba sokakları
 19, Yuzyilda insa edilmis bu kent klasik Ispanyol koloni doneminin izlerini tasiyor. Sehirde ayrica demir yolu hatti bulunuyor ozellikle Seytan Burnu (Devil's Nose) denilen yere sadece cuma,cumartesi ve pazar gunleri 20 dolar karsiliginda tren seferleri yapiliyor. Pazartesi  gunu orda bulundugumuzdan dolayi ziyaret edemedik.Chimborazo volkanik daginin muhtesem manzarasini izleyebileceginiz guzel  yerleden biri. Sehirde baslica gorulmesi gereken yerler ise;Maldonado Parki, 1797 de insa edilmis olan Katerdal ve giris icin 2 dolar odedigimiz Museo de Arte Religoso muzesi . Hostel fiyatlari ise 8 ve 20 dolar arasinda degisiyor. 8 Dolara cok iyi bir hostelde kalabilirsiniz.

Sabah erken saatlerinde kalkip 10 dolar karsiliginda anlastigimiz taksi ile yaklasik 20 km mesafede bulunan sehrin otogarina vardigimizda saat 9 olmustu. Kisi basi 3.5 dolara sehrin 30 km kuzeyinde bulunan Latacunga ya vardik. Geceligi 8 dolara daha onceden kaldigimiz hostel tarafindan bize onerilen Cotopaxi Hostele esyalarimizi birakip kenti kesfe ciktik.  

Bir gece konakladiktan sonra ertesi gun Baska bir olcum sistemine gore dunyanin en yuksek dagi olan Chimborazo ya hareket ettik. Baslangicta biraz sisli oldugu icin pek bir sey goremedik. Yaklasik iki saat bekledikten sonra bulutlarin arasindan dunyanin en yuksek dagini gormus olduk.Sanirim o anda en az 5000 metrede idik.
Soyle ilginc bir olay da yasadik; donus yolunda otostop cekerken ilk kez bir Turk'e rasladim. Yaklasik 7 aydir Guney Amerika turunda olan Armagan Abi, Istanbul beykozda yasayan 45 li yaslarda bir dis doktoru. O da benim gibi yol nereye gidiyorsa ben de oraya giderim diyenlerden.Yol boyunca muhabbeten sonra yollarimiz Riobamba'da ayrildi.

Chimborazo:  Riobamba'nin kuzeydogusunda bulunan yaklasik 30 km mesafede yer alan  volkanik bir dag.  Ve yuksekligi 6300 metre. Dunyanin merkezi baz alindiginda hem kitanin yuksek olmasi hem de ekvator bolgesinin   diger yerlere gore daha  siskin  olmasindan dolayi dunyanin en yuksek dagi. Deniz seviyesi baz alindiginda tabiki en yuksek dag Everest.
Chimborazo turunu tamamladiktan sonra seyahitim boyunca en cok keyif aldigim yer olan Banos'a gectim .


Banos Banos icin yerel halk "cennetten kucuk bir parca" tabiri kullaniyorlar bence yanilmiyorlarda. Daglarin ve selalerin arasina kurulmus olan bu inanilmaz yer; termal havuzlari, ardenalin iceren doga sporlari,  muhtesem iklimi ve manzarasiyla unlu. Ilk seyahitimde Kazakistan dogumlu Fransa da yasayan arkadasim Janna ile gittim. Ilk Bungee Jumping denememi orda gerceklestirdim.Dogrusunu soylemek gerekirse bunu denerken gercekten cok korktum. Hem kopruden atliyorsun hem de  bu isi yapanlar 

Turkiye'de buyuduk ya elbet
 bir kestime yol bulacagiz


son derece amotor gorunuyordu.Ipin kopma riskini ya da baska aksaklik olabilecegi ihtimalini cok dusundum acikcasi. Ozellikle koprunun uzerine konulmus olan sehpa tarzi seyin ucuna geldigimde, yere baktigimda gercekten cok urkutucu gorundu. Bir kac basarisiz girisimden sonra gozlerimi kapatip kendimi bosluga biraktim. Gercekten kelimelerle ifade edilemiyecek kadar urkutucu zevkli ve inanilmaz bir duyguydu.


                                                                                                                                                                                                                                                                                                                 Melissayla Arjantinde bulusmak uzere yollarimizi kisa bir sureligine ayirdiktan sonra o Munto ya yoga yapmaya gitti ben ise Peru vizesi almak icin Quito'ya geri dondum. Quito daki Peru konsoloslugunda beklemedigim bir suprizle karsilastim cunku Quito'dan Peru vizesini sadece yerel halka verdiklerini yabancilarin ise kendi ulkelerinde basvumalari gerektigini ve bu konuda son derece kati olduklarini belirtiler. Bende cozumu Ankara'daki Peru elciligine mail atmakla aradim fakat 15 gun beklettikten sonra onlar da bana pasaportumu Turkiye'ye gondermem gerektegini aksi taktirde alamayacagimi belirtilerBu benim icin buyuk bir risk olacagindan kabul etmeyip daha buyuk bir risk almayi goze alacaktim. Kacak olarak siniri gecip Peru'ya girmeyi deneyecektim.

Quito da tanistigim Ispanyol arkadasim Patxi ile birlikte Ekvador'un okyanus sinirina  gitmeye karar verdik. Daha sonra bize katilan Honkonglu Keise ve Kostarikali Shirleyle birlikte yaklasik 8 saatlik yolculktan sonra Esmeraldas'a vardik. Bu arada yolda otobus ariza yaptigi icin yaklasik 2 saatlik bir rotar olustu. Esmaraldas' vardigimizda okuduklarimdan sonra  fikrimi degistirip Atacames'e gitmeye karar verdik .


bir sonraki durak olan Canoa gercekten eglenceli bir yer, ora ile soyleyebilecegim pek birsey yok acikcasi sadece kaldigimiz hostel (Shangirilia Hostel) cok guzel ve ucuz bir hosteldi. Hatta bir sabah uyandigimda resepsiyonda calisan arkadas, sabah beni uyandirmak icin Mahsun Kirmizi Gul un bir turkusunu  caliyordu lobide. Ne oluyor lan diye gozumu acmistim yataktan. bu guzel sahil kasabasini terk ettikten sonra ilk defa Galapagos kamplumbagasi gordugum Bahia ya devam ettik.

Bahia 2000 li yillarin basinda buyuk bir thusunami felaketiyle karsilasmis buyuk maddi ve manevi kayiplarin ardindan kendini toparyabilmis bir kent. Yolcugum boyunca hemen hemen heryerde turistle karsilasirken Bahia da yerli halk disinda kimse yasamiyor gibiydi.  
Dev Galapagos Kaplumbağası  günümüzde yalnızca Galapagos ve Aldabra Adaları'nda yaşayan dev kara kamplumgalaridir  16. Yuzyilda Batılılar tarafından keşfedilen bu dev kaplumbağalarla dolu olan adaya Ispanyolca kaplumbağa anlamındaki Galapago adı verilmiştir. Ama buraya gelen insanlar adadaki canlıların bir kısmının yok olmasına neden olmuşlardır. İlk gelenler bu kaplumbağaların lezzetli bir eti olduğunu ve aylarca bir şey yemeden yaşayabildiklerini öğrendiler. Uzun okyanus yolculukları için gemilere alınan bu canlılar ihtiyaç duyuldukça yemek için öldürülüyorlardı. Ayrıca adaya getirilen evcil hayvanlar bu kaplumbağaların yumurtalarını ve yavrularını yediklerinden sayılarının azalmalarına neden olmuştur. Günümüzde bu kaplumbağalar koruma altındadırlar ve insan ömründen uzun yaşayabilirler. Dev galapagos kaplumbağası tek bir tür olmasına karşın ondan fazla değişik yaşam biçimine göre özellik kazanmış çeşidi vardır. Bu resim kucuk bir siniri kasabasi olan Bahia'da kullanilmayan bir okulun bahcesinde cekildi. Galapagos adasinda getirildigini ogrendim. Neden getirildigi ve neden yalniz yasadigi konusunda bir fikrim yok Bahia da sadece bir gece kalarak bir sonraki durak olan Puerto lopez e dogru otobusle yol aldik. Arkadas Ekvadorlu otobus soforlerinin idrak etmesi gereken kullandiklari Ferrari degil otobus, Istanbulda yasayan biri olarak ben bile irkdiysem baskalarini dusunemiyorum. 140 km ile viraja a mi girilir
                                                                                .
   Puerto Lopez Puerto Lopez kucuk bir balikci kasabasi olmasina ragmen cok guzel plajlarida mevcut.
Bu arada Peru Konsoloslugu tamamlamam gereken evraklari Turkiyeye gondermem gerektigini belirten mail atmis. Ulan burda nasil tamamliyim bu evraklari. Sanirim yeniden rotami cizmem gerekecek ya La Paz a ucup Peru yu es gececem ya da kacak girecem.. Buraya kadar gelmisken es gecilir mi arkadas? Ne olursa gorecem Machu Pichu yu

Gun icerisinde cevrede bulunan adalardan  Isla Encantada ya 3 dolar karsiliginda botla gidebilir, banana, yamac parasutu ve surf yapabilirsiniz. Kesinlikle denemeniz gereken yemek ise "veniche" butun deniz urunlerinin karisimindan olusmus corba olarak servis edilen muhtesem bir yemek .Bu  arada yemek demisken "sirilanto" denilen, sekli maydonoza benziyen fakat bana gore igrenc bir kokusu olan bir bitki. Butun yemeklere de konuluyor. Ogrendigim ilk Ispanyolca kelime "No sirilanto"dur. Kesinlikle bizim damak tadimiza uygun degil fakat Latinlere sorarsaniz bayilirlar. Esmaralda da toplam da 3 gece kaldik daha sonra Mompiche ye dogru yol aldik. 
Mompiche;Antalya Olympos u andiran ormanla denizin birlestigi yerde kurulmus kucuk bir kasaba, Mophiche de cok guzel bir agac ev tarzinda bir hostel bulup gun denize girip sorf yapmaktan baska birsey yapmadik acikcasi. 


Montanita  Montanita oldukça turistik bir yer, hemen hemen dunyanin heryerinde sirt cantali gezginler gormek munkun, hafta sonlari da Ekvador lu gencler akin ediyor buraya. Puerto Lopez ile  Montanita arası 3 saat sürüyor ve otobüs sizi kasabanın ana caddesinin girişinde bırakıyor. Burası ayrıca Güney Amerika’nın en iyi sörf noktalarından biri.  Her gece barlarin ve sokaklarin tiklim tiklim oldugu gunduz ise sokaklarin bos oldugu bir yer. Bir cok aramadan sonra okyanus manzarali insaat halindeki bir hostelde yer bulabildik 3 gece gecirdigimiz Montanita da sarhos olmadigim gece hatirlamiyorum. Deniz kum gunes faktorunun yogun oldugu son bir aylik surecte gercekten keyfli vakit gecirdim, Bu kadarlik keyif tatili yeter diyerek rotamizi  Cuanca ya cevirdik.
Cuenca 

Nzım Hikmet adına Barış Ödülü alan Pablo Neruda; bir kongrede Nazım Hikmet ile ilgili 'Onun(Nazım Hikmet'in)yanında biz şair bile olamayız' diyerek Nazım Hikmet'i övmüştür
Ağır Ölüm
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.

Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.
Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına




Hiç yorum yok: